2 Mayıs 2012 Çarşamba

TÜRK KARİKATÜRCÜLERİ.....

Raşit Bey merhaba,
Tarihçi-yazar Orhan Koloğlu’nun bana bıraktığı bir kısım arşivinden arada sırada yararlanıyorum. Bugün de yararlanırken, kuruluş tarihi 1 Ocak 1934 (rahmetli babam Mahmut Boyoğlu’nun da doğum yılı) olan aylık fikir, sanat gazetesi “Yeni Adam” elime geçti.
Yeni Adam’ın Ekim 1968 tarihli 806 sayısında “Türk Karikatürcüleri” başlıklı bir yazısı ile karşılaştım. Yazının bir bölümünde “Bugün Türkiye’de yapılan karikatürlerin konularını anlamak çok defa elde değildir. Birçoğunun altında ‘Yazısız’ sözü vardır. Yazısız ne demektir? Karikatürleri anlaşılmaz olduğuna göre; ‘Manasız’ mı demektedir? Bu durumda insanın Türkiye’de çıkan karikatürlere bakıp da üzülmemesi elde değil” şeklinde bir eleştiri de var.
Acaba benzer eleştiriler günümüz karikatürcüleri arasında yapılıyor mu? Merak ettim o yüzden bu yazıyı sizinle paylaşmak istedim. Umarım beğenir ve bloğunuzda yayınlarsınız…

(Süleyman Boyoğlu)


TÜRK KARİKATÜRCÜLERİ
Meşrutiyet devrinde Türkiye’de karikatür sanatı diye bir sanat vardı. Cem’ler, Cemal Nadir’ler, Ratip Tahir’ler bu devrin en büyük karikatürcüleri idiler. Bu karikatürcülerin karikatür soyluluğu taşıyan eserleri memleket içinde yayılmakla kalmıyor kültürce ileri olan yabancı ülkelerde de ilgi uyandırıyordu. Bu ülkelerden birinin büyük değer taşıyan bir sanatçısı Cemal Nadir’i överken dikkate değer olan şu sözleri söylemişti:
- Türkiye’de elbet büyük karikatürcüler yetişir. Çünkü Türkiye mazisinde hattatlık denilen bir karakter sanatı olan bir memlekettir.
“Büyük karikatürcüler, hattatlık, karakter sanatı…” Bu sözleri söyleyen insanın anladığını anlamak öyle kolay bir iş değildir. Onun için karikatür sanatı üzerinde biraz duralım. Önce soralım: Karikatür niçin yapılır? Konusunu yermek için. Konusunun şeklini, düşüncesini, davranımını yermek için. Öyleyse karikatür sanatı her şeyden önce bir eleştirme sanatıdır. Ancak, karikatür sanatı bu işi bilim gibi objektif, nesnel olarak değil, konusunu yererek, çirkinleştirerek yapar.
Karikatürün bir özelliği de konusunun çok defa toplum, kamu konusu olmasıdır. Büyük karikatürcüler tek insan üzerinde değil; daha çok, kamu varlıkları üzerinde dururlar.
Yeni Türk karikatürlerinde bulduğumuz özelliklerden biri de karikatürlerinin hep düz çizgili, köşeli, sivri uçlu olmalarıdır. Yeni Türk karikatürcüleri gibi kübist olmaktan bir türlü kurtulamıyorlar. Bu karikatürlerdeki sivri burunlar, sivri çeneler ne kadar korkunç! Kübizm bir sanat yeniliği değil, betonarme tekniğinin plastik sanatlar üzerindeki baskısından başka bir şey değildir.
Karikatürü karikatür olmayandan ayıran özelliklerden biri de görülür görülmez anlaşılır olmasıdır. Karikatür ne bilmece ne de muamma değildir. Dil gibi bir varlıktır.
Bugün Türkiye’de yapılan karikatürlerin konularını anlamak çok defa elde değildir. Bir çoğunun altında “Yazısız” sözü vardır. Yazısız ne demektir? Karikatürleri anlaşılmaz olduğuna “manasız” mı demektir?
Bu durumda insanın Türkiye’de çıkan karikatürlere bakıp da üzülmemesi elde değil. Tek teselli Ratip Tahir’in İzmir’de çıkan Demokrat İzmir gazetesinde basılan renkli karikatür levhalarıdır. Karikatürcülerimizin eski karikatürcülük geleneklerine dönmelerini dileriz.
Yeni Adam

Hiç yorum yok: