31 Mart 2008 Pazartesi

MİMAR SİNAN KOLEJİ'NDEYİZ.




Mimar Sinan Koleji'nde Bir Gün...
“Doğa ve Çevre”
konulu karikatür sergisi açılışının yapıldığı etkinlikte atölye çalışmaları gerçekleştirildi...

30 Mart 2008 Pazar günü Mimar Sinan Özel Okullarında, Karikatürcüler Derneği'nin katkılarıyla 11.00 - 13.30 saatleri arasında Anaokulu ve İlköğretim 5. sınıf öğrenci ve velilerinin katıldığı "Karikatür ve Çocuk" isimli karikatür sergisi ve atölye çalışmaları yapıldı... Ayrıca Karikatürcüler Derneği'nce 10 Nisan'a kadar izlenebilecek “Doğa ve Çevre” konulu karikatür sergisinin açılışı da yapıldı.Derneğimizi temsilen Aziz Yavuzdoğan ve karikatürcülerimizden Raşit Yakalı ile Muhittin Köroğlu'nun katıldığı etkinlik, Mimar Sinan Koleji yönetimi ve öğretmenlerinin sıcak ilgisiyle de oldukça başarılı geçti...
Etkinlik süresince derneğimiz standına, öğrencilerin ve velilerin ilgisi yoğun oldu. Dernek yayımlarımızdan kitaplarımıza ve Muhittin Köroğlu'nun da çevre konulu çalışmalarına büyük ilgi gösteren karikatürseverler imzalanan eserleri büyük bir heyecanla kabul ettiler...
Okulun kurucusu Mehmet Ayar, etkinliğe katılımımız nedeniyle derneğimize bir plaket sundu... Mimar Sinan Okulları'ndaki etkinliğimiz süresince gösterdikleri konukseverlik için, başta okul yönetimi olmak üzere, etkinlik koordinatörü Esra Sağol ve bütün öğretmenlere teşekkür ediyoruz... /Diğer fotograflar: www.karikaturculerdernegi.org / adresinde Ana Okulu öğrencileri sınıf öğretmenleri ile birlikte etkinliğimize 4 grup halinde ve 20 şer dakikalık sürelerle girdiler.Onlara bu kısa süre içinde kaikatürün tarifini, niçin güldüğümüzü ve uyulamalı çizim çalışmaları yaptık. Benim ilk öğrencilerimden ve halen Karikatürcüler Derneği Genel Sekreteri Aziz Yavuzdoğan'la bu etkinliği gerçekleştirdik.



Önce tanıştık, sonra kaynaştık ve sonuca ulaştık.


Şimdiki çocuklar harika. Hemen hünerlerini bize göstemek için kolları sıvadılar.


Bu hanım öğretmen kızımız beni babasına benzetti." Siz de babam gibi çok şakacısınız, komiksiniz, sıcaksınız hocam"diye bana iltifat etti.


Vücut diliyle "İnsan niçin güler" konusunu anlatıyorum. Hepsi çok güldüler.


Sınıfta bütün öğretmenler İngilizce konuşuyorlar. Bizimle de İngilizce konuştular. Ben iki hafta bu sınıfta kalsam, kurslara rağmen yıllardır beceremediğim bu dili garanti öğrenirim. Minikler ne kadar şanslılar.


Ben bu maketi çok sevdim. Salonda gördüm. Bunu sayfa başlığıma koymayı bile düşündüm. Tam benlik bir ders malzemesi. Teşekkürler öğretmenim.


Bizi okulun bütün salonlarını gezdirdiler. Her yer pırıl pırıl, örnek bir okul. Kütüphanelerinde mizah kitapları vardı ama derneğimizin yayınları yoktu. "Bize bir köşe açın, biz sizlere dernek yayınlarımızdan bir kitaplık yapalım, önerisini yaptık. Mutlu oldular ve hemen bir köşeyi boşaltıp bize ayırdılar. / Sembolik olarak tabi/Ben karpostallarımı, Olimpiyat kitabımı ve CD mi hemen verdim. Aziz Yavuzdoğan ve Muhttin Köröğlu hocam da yayınlarını verdiler. Şimdi top derneğimizin yönetim kurulunda.






30 Mart 2008 Pazar

BİZ BU HAFTA HİKAYE RESİMLEDİK....

BU ÇALIŞMA BENİ ÇOK ETKİLEDİ. Bu hafta yaptığımız çalışmalardan bu üsteki resim beni çok etkiledi. Öğrenci kağıdı ortadan böldü, alt kısmı kahverengi, üst kısmıda yeşile boyadı ve bana getirip:" Bitti öğretmenim." dedi. Şaşırdım. "Bu ne?"" Ağaç öğretmenim.""Nasıl yani?" Çok yakından bir ağaç." O zaman anladım. Zum yapmış. " Çok güzel olmuş. Amaaa.bazı şeyler eklesen, mesela kuş, ya da.." "Peki" dedi gitti biraz sonra böyle getirdi. Bak Bu kuş ben bu küçük olan da kardeşim, bu da elma." Öğretmenler ekledi, o her ne yaparsa yanına kardeşini de çizermiş. Onsuz hiç bir şe yapmazış. Ben çok etkilendim. Özellikle ağacı bu kadar zum yaparak çizmesinden.
Bu hafta Kartal Ahmet Şimşek Eğitim Kurumları Ana Okulundaki dersimde bir ayıcık üzerine çalıştık. Sonra onu boyayıp kesip, baş, gövde, kollar ve bacaklarını yapıştırdık. Burcu Erol öğretmenimiz aramıza yeni katılmıştı, O da bize destek veriyor. Dostları ve önceki okulundaki öğretmen arkadaşları bizi buradan izliyorlarmış. Hepsine kucak dolusu selamlar, Burcu öğretmenimizi çok seviyoruz ve çok iyi bakıyoruz, merak etmeyin. Fotoğraftan da beli oluyor.

Bizler artık biribirimize odukça alıştık. Ben onların, Onlar benim içimizi okur olduk. Eskiden biraz gürültülü geçen derslerimiz artık tıkır tıkır işler oldu. Bu arada onlar bana, ben onlara küçük sürpizler yapıyoruz fıkralarda anlatıyoruz, hatta şakalaşıyoruz.


Arkada yardımcı Gül teyzeleri biraz sonraki ikram hazırlıklarına başlamış bile. Oya öğretmenimizde onlarla birlikte kendini işe kaptırmış. Biz onunla 6 senedir birlikte çalışıyoruz. Önceki sene o da anne oldu. İşini çok seviyor.



HEPİMİZ MUTLUYUZ.

Tam kesim işlemi başladığında 5 yaş grubunu yöneten 7 yıldır birlikte çalıştığımız Şeniz öğretmenimiz bir şey sormak için geldiğinde beni görünce çok mutlu oldu ve biraz şakalaştık. O da bu sene anne oldu./ Bu bölüm biraz duygusal oldu galiba/


İşte kesim ve yapıştırmalar bitti. Üzerlerine isimleri de yazdık.


Bir konu anlattım, öğrencilerim bu hikayeyi resimlediler. Buna bazı eklemeler yapacaktık ama ben dökümanlarımı çantama koymayı unutmuşum. Hepsinden özür diledim, beni sürpriz çukulatalar karşılığı bir defalık affettiler. " Öğretmenim bir daha olmasın, yoksa daha ağır ceza alırsınız." dediler. /Peki peki anladııık/


Unuttuğum ek çalışmayı tahmin etmişsinizdir. Burada eksik olan ne olabilir?



Hepsi olayı ayrı ayrı yorumlayabiliyorlar artık. Hiç biri yanındaki ne yaparsa oda onu yapmıyor artık.

Ya da en azından kendinden de bir şeyler katıyor kompozisyonuna.

Derse katılmayan olmuyor, hepsi coşkuyla çalışıyor. Hepsi bir bir benimle karikatür konuşabiliyor, " Espri yaptım" diyebiliyor. Bu hafta ben hiç bir kareye girememişim.

Raşit Yakalı

29 Mart 2008 Cumartesi

HASAN SEÇKİN'İN 30.YIL SERGİSİ AÇILDI::

Kartal Ahmet Şimşek Eğitim Kurumları Kurucusu ve Sahibi sayın Ahmet Şimşek beyefendi bir saat öncesinden sergi Salonundaydı. Onu Okulun yedi yıllık karikatür öğretmeni olarak gezdirme görevi bana verilmişti. Ahmet bey sergiyi çok beğendi ve Hasan Seçkin' kutladı. Bu tür ekinliklerin devam edeceğini ve Kartal halkına sanat hizmeti de vermekten büyük mutluluk duyduğu müjdesini de verdi.

Salon, sergi salonu olarak ideal ölçülerde. Oldukça büyük ve ışık düzeni çok iyi.

Hasan Seçkin kitabı mücellitte gecikince biraz geç kaldı. Onu can karikatürist arkadaşı Vahit Akça da güzel bir sürpiz hazırlamıştı. Harika bir Hasan Seçkin karikatür portresi...


"30 yılda bir' adlı karikatür albümü prıl pırıl, büyük boy olarak hazırlanmış. Tasarım ve baskısını Hasan kendi üslenmiş...Ön sözü şöyle../ İKİ GÖZÜM,/YALANSIZ SÖZÜM,/KATIKSIZ ÖZÜM/ İKİ KIZIM./ÖYKÜ VE İDİL'E...
Hasan damat tıraşını olmuş, Yüzünde başarılı 30 yılın mutluluğu...
Onu ilk tebrik eden Kartal Ahmet Şimşek Eğitim Kurumları'nın Genel Müdürü Sayın Orhan Yorgancı oldu. Kendisi basından gelme biri olarak Hasan' ı iyi tanıyor ve destekliyor.Birlikte bazı projeler gerçekleşirdiler.
Kitaplar hemen tanıtım ve satışa kondu. Hasan telefonlardaki tebrikleri kabul etmekten de hayli yoruldu. Salonda ayrıca sayın Muzaffer Özdemir'in de imza stantı vardı ve güzel ezgiler hafif hafif kulağa hoş geliyordu.
HASAN SEÇKİN ARKADAŞIMIZ BOL BOL KİTABINI İMZALDI.
50. YAŞ GÜNÜ.30. SANAT YILI KİTABI VE SERGİSİ..Bu mutluluk tablosu ben ayrılırken devam ediyordu. Ayrıca bir de bu gece yemek daveti var. Sanatçımız burada tüm karikatürlerini doslarına ve müşterilerine dağıtıp geçmişe sünger çekip yepyeni projelere yelken açacak. Bana müthiş bir projeden bahsetti ama sürpiriz olarak açıklamamı istemedi. Ama ben yine birazını fısıldayayım sizlere.." 365 günde, 365...... anladınız mı?
BU DA BENİM ONUYLA İLGİLİ YAZIM:
---------------------------------------
Hasan Seçkin.
Çarşaf Dergisi Karikatür Okulu kayıtlarına baktığımda Hasan Seçkin kardeşimle 1980 yılında birlikte olmuşuz. Zaten rahmetli Çetin Emeç beyin önerisiyle “ Çarşaf Karikatür Okulunu” da bir yıl önce kurmuşum. Aradan 28 koca yıl geçmiş. Sevgi hasan da bu yıl 30. sanat yılını kutluyor. O Günlerin bir öncesini de şöyle hatırlıyorum. Yanlışım varsa Hasan kardeşim düzeltsin: Milliyet’te bir röportajı çıkmıştı. “İNŞAAT İŞÇİSİ KARİKATÜRİST. Ödülünü almak için İtalya’ya gidemedi. ”Büyükçe bir röportajdı. Seneler su gibi akmış ama bizim dostluğumuz hiç bitmemiş. O gün bu gün hep birlikteyiz.
Hasan çizgileriyle her zaman toplumdan yana, özgürlükten yana, demokrasiden, eşitlikten yana oldu hep.
Bazen bizler onun gerisinde kaldık, bazen yanında olduk. İlk günlerinde ona çok eleştiri yazmışım dergide.” Şuna dikkat et, böyle yap şöyle yap, gereksiz taramalardan kaçın,”vs diye. Bazen onunla ilgili haberler koymuşum.
İşte biri:” Hasan seçkin Fransız ihtilalinin 200. yılı dolayısiyle hazırladığı BALDIRIÇIPLAKLAR adlı karikatür sergisini 26-Ekim 1989 tarihinde Trabzon’da açtı.
Bir başkası:” Karikatürist arkadaşımız Hasan Seçkin “AL GÖZÜMÜ SEYREYLE” karikatür sergisini kartal sanat işliği tiyatrosunda açtı.1987..12 yılda Hasan kardeşimle ilgili bir çok haber koymuşum. 1987 yılında onu kalfa ilan eden bir haber ve bir karikatür var. Hasan orada şöyle demiş;1968 yılında Giresun’un Pelitli köyünde doğdum. Lise mezunuyum 1976 dan beri karikatür çiziyorum. Karikatür benim için bir araçtır. Bu yüzden aracı, amaca en uygun bir şekilde kullanmaya çalışırım. Karikatürün yazlı veya yazısız olmasından çok,ne için yapıldığı önemlidir. Doğrudan, iyiden, yeniden ve gelişenden yana olduğumdan,çizgilerimle bunu vermeye çalışırım.İtalya’nın Verçelli kentinde yapılan bir yarışmada özel ödül kazandım.vs.
Hasan önemli günleri çok seviyor. Tesadüfe bakın ki son sergisini ve kitabını da Küba İhtilalinin yıl dönümü nedeni ile yapıyor. Önümüzdeki bu tür tarihlere dikkat edelim.
Hasan dayanışmayı çok sever. Bizler bir dönem arkadaş gruplarıyla, karikatür grupları kurduk. Birlikte İlk Balıkesir’de, sonrada çeşitli yelerde sergiler açtık. Kartal’daki ekmek teknesi küçücük “GÜNIŞIĞI” Adlı matbaasında müşteri ve malzemeciler arasında mekik dokurken, derneğimizin ve arkadaş grubunun hiçbir sosyal etkinliğini kaçırmaz, Kartal dan Sultanahmet e, hatta Habipler mezarlığında ki bir arkadaşımızın annesinin cenaze törenine kan ter içinde yetişir, oradan da yine bir tertip arkadaşının bir başka köşedeki sergisine hepimizden önce yetişir. Bunları bu şekilde notlarımdan daha çok uzatabilirim ama, bence Hasan’ın en önemli yanı ailesine verdiği önem gelir. İki sevimli kızı Öykü ve İdil…için Seçkin ailesinin fedakarlıkları çok büyük. Anaokulundan itibaren onlara en iyi eğitimi vermek için Hasanın yaptıklarını iyi biliyorum. Öykü nün Kartal Ahmet Şimşek Kolejinde ben karikatür öğretmeniydim. / Şu tesadüfe bakın/ şu yazının başında Hasanın sergi açtığını söylediğim Kartal’daki salonda Öykü de kaç sergi açtı ve ben o sergilere gittim. Şu an da matbaasının duvarları minik kızlarının karikatür ve resimleriyle dolu. Birini yerinden oynatamıyorlar ve önüne paket bile koyamıyorlar, sıkı denetim var. Bu ne aşk Hasancığım, Seçkin meziyetleri olan birisin.
30.Sanat yılın, 50. yaş günün kutlu olsun. Duydum ki emekli de oluyormuşsun. Ve etrafına:” Emekli olayım projelerimi gerçekleştireyim. Önce evdeki masamı bir temizleyeyim, Su karikatür projelerimle ilgili dosyalarımı bir bir açayım…” diyormuşsun. Bekliyoruz. Daha nice sanat yıllarına çoluk çocuğunla, canım kardeşim.
Raşit Yakalı ağabeyin.

28 Mart 2008 Cuma

MISTIK ABİMİZİ MEZARI BAŞINDA ANDIK...

Mıstık/ Mustafa Eremektar abimizi vefatının 8. yılında Eyüp"Kulaksız" Mezarlığında Kabri başında Bu gün saat 11.00 de andık.
Karikatür ve Mizah Müzemizde buluşup 3 arabayla gittiğimiz anma toplantısında Mıstık abimizin Sevgili eşi Lütfiye Eremektar hanımefendi, OğluUygar, Orhan Doğu, Güngör Kabakçıoğlu, Erdoğan Bozok, Yurdagün Göker, Erdoğan Başol, Kamil Yavuz, Nuri Bilgin, Muhsin Kut, Raşit Yakalı hazır bulundular.

Bol bol Mıstık abi anısı anlatıldı...

Dualar edildi....Mıstık abinin çok sevdiği, Orhan Doğu abinin ve Lütfiye hanımın getirdiği çiçekler bırakıldı..
Güngör abimizin anlattığı anılar Dr.Lütfiye yengemizi bile güldürdü. Seneye tekrar burada buluşma sözü verip dağıldık. Zaman nasıl geçiyor.

Mıstık abimiz çocukları, çiçekleri çok severdi. Ben bir öneri getirdim. "Hadi Mıstık için "Miniaturk" e gidip onun için gezelim, baharı karşılayalım, daha sonra da, Mıstık abi gençliğinde Karaköy'de bir işkembecide çalışmış, bizde Dolapdere deki "APİK" işkembecisine gidip anısına çorba içelim." dedim. Aynı zamanda Kültür A.Ş de çalışan Şükran hanıma ....

Güngör abimizin 23 Nisan sergisinin afiş resmini bırakırız diye düşündüm. Bu görev bana verilmişti, Güngör bey, Erdoğan Bozok abimiz, Akdağ Saydut ve ben bir araba gittik. Diğer arkadaşların zamanları yokmuş, gelemediler.

ANADOLU'NUN TÜM ZAMAN VE MEKANLARI AYNI ANDA, BİRARADA,BURADA...
Bahar gelmiş. Çocuklar gibi uzun süre gezdik, hep " MISTIK"ı andık. Okullardan gelen öğrenciler cıvıl cıvıl, renk renk...Hepsi kurallara uyuyorlar,öğretmenleri başlarında ama bizim çocuğumuz Güngör Kabakçıoğlu abi hiç kurallara uymadı, yasak yerlere girdi, çimenlere bastı, Galata kulesine sarılıp resim çektirdi, görevlilere düdük çaldırttı, hatta iki kere de sözlü uyarı aldı onlardan. "Koskoca adamsın, pardon çocuksun..."dediler. O hiç duymuyor, oralı olmuyor," Hadi trene binelim, ne iyi ettik de geldik buraya, oh beeeee " diyor Ama ben eminim "Mıstık" abimizde yanımızda olsaydı garanti o daha fazlasını yapardı. O da kocaman bir çocuktu.. iki çocuk yanyana olunca da(!)...
TARİH,SANAT, KÜLTÜR VE EĞLENCE BİR ARADA...
Laleler çok güzel, menekşeler harika, sümbüller, papatyalar...Benim de canım bu günlerde çiçek resmi çekmek istiyordu...İstanbul çok güzel. "Bahar geldi beyim evde durulmaz" dedirtiyor insana.. Zaten burası da Kağıthane değil mi.. Zamanı yaşadık, güzellikleri içimize sindirdik, tabi ki Mıstık abimizin sayesinde...Burada değişik kalınlıklarda oluklardan sular akıtılırmış eskiden, o farklı kalınlıktaki sular harika müzik nağmeleri çıkarırmış. Gügör abi anlatıverdi ayak üstü... Zatan yedek subaylıgında buradaki tarihi bir binada yapmış,"Şu duvardan atlar, şu parkta eğlenirdik, hey gidi günler hey", dedi durdu.

İste meşhur işkembeci "Apik" in yeri. Tuzlamalar harika, tabi devamı da geldi bilirsiniz.. Mıstık abimiz gençliğinde Karaköy'deki bir işkembeci'de uzun süre işkembe kazanlarını yıkamış. Hatta Akbaba ya ilk karikatürlerini oraya önlüğünü asıp, götürüp gelirmiş. Duvarlarda güzel sözler, resimler. En çok da başbakanımız sayın Tayyip Erdoğan ve eşinin resimleri..."Ben garsona hesabı getirir misiniz?.. Bir de bulaşıkhane ne tarafta dedim. Bir daha Mıstık abi için gülüştük.
Raşit Yakalı"

27 Mart 2008 Perşembe

HALİL TÜRKKAN İLKÖĞRETİM OKULUNDAYDIM..

Çarşaf Karikatür Okulunu 80' li yıllarda yönetirken öğrencilerimden biri Ahmet Toprakoğlu idi.
Çok değer verdiğim, sevdiğim bir kardeşimizdi. Tıp ta okuyordu. O Hem bir karikatürist hemde bir doktor oldu. Sonra bir öğretmen hanımefendi ile evlendi. Şu an Validebağ Öğretmen Hastanesinin Baş hekim Yardımcısı. Geçenlerde bir ustamızın sevgili eşinin sağlık sorunununa yadımcı oldu. Çocukları ve sevgili eşi Üsküdar Halil Türker İlköğretim okundaydılar. Aylar önce beni okullarına davet ettiler. Üst makamlardan izinler alındı ve ben dün oradaydım.

Öylesine güzel, öylesine dört dörtlük bir örnek okul ki. Sınıflardan internete bağlanıp ders yapmak bile mümkün. Ulusal ve uluslararası kardeş okulları var. İmkanları sonsuz bir devlet okulu.
İki ayrı grupla çalışma yaptım ağzına kadar dolu salonda...Müdire hanım efendi "Ancak öğrencilerimin yarısı sizinle tanışabildi, bize bir gün daha gelebilir misiniz acaba Çocuklar sizi çok sevdi."
Öğretmen olduğum için, çocukları çok sevdiğim için ve bu işi biraz çözebildiğim için onlara bir iletişim kurabiliyordum herhalde, salonda çıt yok. CD den karikatürlerim akıyor ben ko nuşuyorum onlar dikkatle beni dinleyip yan gözle karikatürlerimi izliyorlar.Hatta memnuniyetlerini de ifade edebiliyorlar.
Benim amacım iki saatte onlara karikatür çizmeyi öğretmek değil tabi ki. Bu mümkün değil.
Ben sadece Karikatür sanatını tanıtmak, biraz da sevdirmek istiyorum. Burada öğretmenlik yönüm ağır basıyor. Bunun için her türlü atraksiyonu yapıyor, onlarla bağımı koparmamaya dikkat ediyorum.

O kadar çok malzemeyle gidiyorum ki. üçte birini ancak kullanabiliyorum.. Daha çok konuşuyorum. Telaşlanıyorum. Bir kelime fazla yaparsam bir kişi daha karikatüre ilgi duyar belki diye düşünüyorum.

Ben bu işi seviyorum. Kaptırdım yine. Bir önceki grupla konuştuklarımı ikinci grupla konuşmamalıyım. Başka şeyler anlatmalıyım. Resim öğretmenleri gelip beni tebrik ediyorlar. Çünkü ben " Karikatür çizmek, eçiş bücüş şeyler çizmek değildir. Temel bilgileri bilmek gerekir, anotomi bilmeden bu iş olmaz." vb. şeyler söylüyorum. Doğrusu da bu değil mi?

Müdire hanım ders sonrası yemekte" Çok yoruldunuz"diyor. Bende" Şu an mutluluktan farkında değilim efendim, yorgunluk yarın belli oluyor." diyorum. Sağımda dr. Ahmet Toprakoğlu kardeşim. Solumda Sevgili eşleri . Bana bu güzel günü yaşattıkları ve de karikatür sanatına verdikleri önem için hepsine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Zaten onlarda bana" Biz çocuklarımızın ufkunu açmak için didiniyoruz" dediler. Unutuyordum 3. sınıflar bana karikatürlerini gösterdiler. İnanın hepsi güncel politika ve aktüaliteyi çok iyi takip ediyorlar. biri şöyle örneğin:
" Müdürüm arslan kaçtı.."Müdür:" Arkana bak.." Arkasında arslan var.
Her ne kadar sürçü lisan ettiysem affola."Bu gün siteme mesaj bile atmışlar..Demek ki maya tutmuş...Sağolsunlar. KARİKATÜR ÇOKTAAAAN OKULLARA GİRMİŞ BİLE...
Raşit Yakalı