30 Nisan 2009 Perşembe

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve sosyal işler Daire Başkanına ziyaret.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Karikatür ve Mizah Müzesi, müze kurulu olarak 29 Nisan Çarşamba günü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanı sayın av. Numan Güzey beyefendiye bir nezaket ziyareti yaptı.
Müze Yöneticimiz Erdoğan Bozok, Karikatürcüler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Tapa ve Müze kurulundan Raşit Yakalı’ nın gerçekleştirdiği ziyaret çok yararlı bir şekilde geçti. Dernek ve müze yayınlarından bazı kitaplar ve broşürler Bozok tarafında başkana verildi. Başkan Numan Güzey de “ Ben karikatür sanatını ve mizahı çok severim, bir Nehar Tüblek hayranıyım, bundan böyle tüm faaliyetlerinize katılacağım.”dedi.


29 Nisan 2009 Çarşamba

Kupa emin ellerde.

UEFA kupasını Erdoan Bozok abiyle birlikte korumaya aldık. / Biz emanetçiyiz/

27 Nisan 2009 Pazartesi

26 Nisan 2009 Pazar

Hasan Seçkin' den EMEK sergisi

Hasan Seçkin'in EMEK karikatür sergisi Dernek Merkezimizde dün açıldı. Geniş bilgi
http://www.karikaturculerdernegi.org/ adresinde. Fotoğrafta; Mustafa Bilgin, Atay Sözer, Hasan Seçkin ve Vahit Akça .
Karikatürcüler Derneği Başkanı Metin Peker, Raşit Yakalı ve DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi.
Bu fotoğraf bir mizansen değil. Homur... Homur...

KIZILTUĞ/ BOZOK/

KIZILTUĞ /BOZOK/
Bir varmış, bir yokmuş, Fi tarihinde, yani gençliğinde Erdoğan Bozok ağabeyimiz ve arkadaşları Uludağ’da izci olarak kamp kurmuşlar. Tam o sırada meşhur Kızıltuğ filmi orada çekiliyormuş. Senaryo gereği de askerlere gerek varmış. Yönetmen Erdoğan ağabeyleri görünce hemen teklifte bulunmuş. Onlarda kabul edince Giymişler çuval ellbiseleri, kuşanmışlar tahta kılıçları. Erdoğan abi kendini Robin Hut zannetmiş ve Başroldeki Turhan Seyfioğlu ile müthiş bir kılıç düellosu başlamış ama geri çekilmesi gereken askerler Turhan Seyfioğlu’nu / Kızıltuğ/ geri püskürtmüşler. Yönetmen “ Stop, stop," demiş, " Olmuyor beyler sizin geri kaçmanız gerekiyor," demiş. Ama dinleyen kim. 32 kısım tekmili birden....

22 Nisan 2009 Çarşamba

Taksim'de 23 Nisan sergisi.

" Yüzüm umuttur" sergisi Taksim'de açıldı. Erdoğan Bozok abiyle, Güngör Kabakçıoğlu abimi Cerrahpaşa hastanesinde ziyarete gitmiştik. Önümüzdeki hafta bir dizi ameliyat olacak olan Güngör abimin 236 nolu odası kilitli idi. O evine izine yollanmış, göremedik ama ben dönüşte Taksim' de bu sergiyi çocukları çok seven ve bir çocuk karikatürleri çizeri olan Güngör abi için gezdim ve çok etkilendim.
BUGÜN 23 NİSAN, NEŞE DOLUYOR İNSAN.(!)




21 Nisan 2009 Salı

Yaşar Fırat' tan yeni bir blog

Raşit hocam sadece portre karikatür çalışmaları ile ilgili tamamen portre çizimi işleri ve ajanslara yönelik bir blog oluşturdum.
http://yasarfiratportrekarikatur.blogspot.com/
bu adresi bloguna eklersen çok sevinirim.

20 Nisan 2009 Pazartesi

İBRAHİM ERSARAÇ KARİKATÜR SERGİSİ

İbrahim Ersaraç hocamız 17 Nisan cuma günü Levent Yıldız İlköğretim Okulunda 45. yıl kutlamaları çerçevesinde bir karikatür sergisi açtı.
Biliyorsunuz İbrahim Ersaraç bu okulda uzun yıllar resim öğretmenliği yapmıştı.
... ve bu okulda bir çok sanatçı yetiştirmişti.
Öğrenciler bu güzel sergiye büyük ilgi gösterdiler.
Sanatçı şimdi de bu sergisini Karikatürcüler derneği merkezimizde açmayı planlıyor.
Aynı sergi Bursa Kemalpaşa' da da haziran ayında açılacak.
Sergi daha bir süre Levent'teki okul binasında açık kalacak.
Eserler 40 parçadan oluşuyor.

Sanatçı dostumuzu bu duyarlı davranışından dolayı kutluyoruz.

18 Nisan 2009 Cumartesi

Ekrem Borozan'da (!) derslerimi elimden aldı.

Kartal Eğitim kurumları, ana,1 ve 3. sınıflarındaki bu haftaki derslerime arkadaşımız Ekrem Borazan misafir oldu. İyice kendini öğretmenliğe kaptıran Ekrem Borozan: "Raşit abi, sen artık yoruldun, biraz kenarda otur, dinlen. dedi. ve hünerlerini sergilemeye başladı.
Çocuklar hemen bini unuttular. Hepsi çok mutlu görünüyorlar.
Ekrem önce kendi yaptığı ve 3 büyük ödül kazandığı çizgi filmlerini oynattı. Çocuklar hemen o tipleri tanıdılar. " AAAAA Tel tel" diye bağırdılar.
Sonra kukla film tiplerini hamurdan yaptı. Bu tipleri arkadaşımız Yumurcak tv de canlandırıyor ve büyük ilgi görüyor.
Ana sınıfı 5 yaş gurubu öğretmeni Oya öğretmen ve öğrencileri, çalışmayı ilgi ile izliyorlar, hatta katkı veriyorlar.
Şimdi de sınıfım manav dükkanına döndü. Patıcanlardan penguenler, pancarlardan fareler sınıfta dolaşmaya başladı. / Filmler de devam ediyor/
Ana sınıfımıza yeni arkadaşlar katılıyor.
Bu arada ben mi ne yapıyorum? /Zaten siyatiklerimin ağrısı henüz geçmemişti, sıramda dinleniyorum. İnsanın böyle arkadaşı olunca.. ohhhhhh.
Ben Erdoğan Bozok' tan sonra kararımı verdim Ekrem Borozan kardeşimde bu işi meslek edinebilir. Öğretmenliği gayet iyi götürüyor. Esprileri bile özenle seçiyor.
"Hiiişt,hiiişt, çocuklar öğretmeniniz bendim, beni hemen sattınız. Buradayım, arkanızdayım. Hiiiişşt. Ah Ekrem ah, bir daha seni çağırırsam...TEŞEKKÜRLER EKREM KARDEŞİM, ELLERİNE SAĞLIK. İYİ BİR DAYANIŞMA ÖRNEĞİ VERDİN. Yolun açık olsun.
Tam gün okulda birlikte ders yaptıktan sonra Kartal'da arka sokakta matbaası bulunan dostumuz Hasan Seçkin kardeşimize uğramamazlık olmazdı. Aaaa Mustafa Bilgin kardeşimizde oradaymış. Birlikte Hasan' ın 1,5 ay sonra açacağı "Dünyanın en uzun karikatür sergisi" hazırlıklarını teftiş ettik tabiii. Çalışmaları iyi gidiyormuş ama " Sıkışırsam arkadaşlarımdan yardım isteyebilirim." dedi.. Bobinler dönüyor.
Sonra da suyu Munzur dağlarından özel getirilen Kartal sahilindeki bir kafede kahvelerimizi ve üzerine de çaylarımızı içip günün yorgunluğunu atıp sohbeti yoğunlaştırdık. Burada patronluğu Mustafa Bilgin yaptı. / Yeni bir bir iş bitiririp parasını aldım, patron benim," dedi. Ağanın eli tutulmaz, tabi.
Daha sonra iş politikaya dolandı, Aman aman, Hasan la, Mustafa... Aralarında bu işin dozunu çok iyi ayarlıyorlar..Ekrem hakem...Ben mi?.." Ben anlamam, ben bilmem.."

16 Nisan 2009 Perşembe

Müzemizde artık karikatür derslerini Bozok verecek(!).

Karikatür ve Mizah Müzemizde ziyaretimize gelen okullara karikatür derslerini artık Erdoğan Bozok verecek. Dün Ziyarete gelen ana okullarıyla ders yapan Raşit Yakali' nin derslerin iyice asista Etiğinini ve artık bu görevi üslenip uzun yıllar sürdürebileceğini belirten Bozok çok iddialı. Geniş haber: www.anaokulukarikaturleri.blogspot.com da izleyin.(!)
Raşit Yakalı asistanı öğrencilere tanıtırken.(!)

14 Nisan 2009 Salı

MAYA BORA ÇALIŞIYOR.

İzmir'li genç çizer Maya Bora, İzmir Karabağlar Övgü Terzibaşıoğlu Anadolu Lisesi'nin düzenlemiş olduğu "Trafik ve Yol Güvenliği" konulu "Övgü Terzibaşıoğlu 1.Karikatür Yarışması"nda 1. lik ödülünü kazandı... Ödül töreni : 14 Nisan 2009 Salı
Saat :11:00
Yer :Övgü Terzibaşıoğlu Anadolu Lisesi

Teşekkürler Tolga Sakarya kardeşim..

İzmir de eski kitapcıları dolaşırken bir karikatür kitabı dikkatimi çekti.Sevimli içi çizgi dolu ve çok güzeldi.Kitabı incelemek gereği bile duymadan hemen satın aldım .Zaten karikatür itabı olması benim icin yeterli bir referanstı.Başkası adına imzalı bu kitabın sahibi ,Ferruh Doğan dı.Hatta hangi akılsız bu kitabı gözden çıkarmış diye düşündüm.Çok şanslıydım.
Ferruh Doğan ı ben de sevgiyle anıyorum Kalemine sağlık.
Tolga Sakarya..

FERRUH DOĞAN USTAMIZI 9. YILINDA ANDIK

9 yıl öce aramızdan ayrılan Türk Karikatürünün kilometre taşlarından Ferruh Doğan ustamızı Akatlar Kültür Merkezinde dün gece yapılan sade ve güzel bir törenle andık. Faruk Şuyün arkadaşımızın hazırladığı " USTALARA SAYGI "gecesine Sanatçının ailesi, meslekdaşları ve sevenleri katıldı. Yukarıda Ferruh Doğan' ı çok yakından tanıyan Turgut Çeviker duygularını yansıtırken.
Semih Poroy da Ferruh Doğan'ı yakından tanıyanlardan biri olarak konuşmasını yapıyor.
Kamil Masaracı konuşurken...
Salon oldukça kalabalıktı. Dostları ustamızı yalnız bırakmadılar.
Aydın Boysan ustamız çok duydusal bir konuşma yaptı.
http://www.karikatürculerdernegi.org/ adresinde bu geceyi sizlere daha geniş olarak sunmak için derneğimizce görevlendirilen Akdağ Saydut basın köşesinde not alıyor.
Aydın Boysan konuşmasından sonra kürsüden gecenin mimarı Faruk Şuyün'ün yardımıyla iniyor.
Hıfzı Topuz beyefendi de Ferruh Doğan ustamızın en yakın dostu olarak duygu yüklü konuşmasını yaparken. Sayın Topuz " Ben karikatürü Ferruh ile sevdim." dedi

Yurdağün Göker de Ferruh Doğan'ın çizgisinin dünya karikatüründeki yerini belirtirken , karikatür tarihi hakkında da faydalı bir sunum yaptı.
Raşit Yakalı da konuşmacılardan biriydi. /Konuşmacılardan notlar alamadığım için üzgünüm, bunları Akdağ Saydut dernek sitemiz için not aldı. Ben kendi konuşmamı aşağıda sunacağım./
Suat Yalaz hocamız da çok duygusal bir dilleFerruh Doğan'ı anlattı. / Çok üzgünüm, burada niye basın yok./ derken.
Dr Kadir Doğruer arkadaşımız Karikatürcüler Derneği ve kendi adına duygularını aktardı.
Faruk Geç ustamız duygularını aktarırken çok heyecanlıydı.
Gecenin kapanış konuşasını Ferruh Doğan'ın oğlu ailesi adına yaptı. Bu güzel anam proğramı bizleri başka etkinlikler yapmamız için bir sebep oldu." dedi. Toplantıda Tan Oral ustamız ve Safa Önal gibi başka konuklarda konuştu ama ben onların resimlerini çekememişim,. özür diliyorum. Tan Oral abimizin "Fe" imzasının demirin simgesi olduğununu belirterek sözlerini bitirmesi çok etkileyici idi. Faruk Şüyun kardeşimizi karikatür sanatına verdiği vefalı katkıları için kutluyorum.
---------------------------------Benim konuşma metnim aşağıda.

DEĞERLİ KONUKLAR;

19661 yılında Söke'nin bir köyünde ilkokul öğretmenliğine atandım. Fethiye’li okul müdürüm köy enstitüsü mezunu tecrübeli bir öğretmendi. Okulumuza büyük bir çamlık kazandırmıştı. Bana hep Köy Enstitüleri nin çalışmalarını anlatırdı. Ben pek anlamazdım. O beni çok severdi. Ara sıra Söke’ye iner öğretmenler lokaline, sinemaya, bazen de kahvehanelere girerdik. Bu ziyaretlerimizde bir şey dikkatimi çekti. Ben yakışıklı görünmek için annemin yeni aldığı kravatımı düzeltip dururken o gazete bayiinden aldığı gazeteyi , özellikle gazetenin adı görünecek şekilde katlayıp ceket cebine yerleştirir ve gittiğimiz her mekanda adete görünmesini sağlardı. Adete ben kravatımla hava atarken o ceketindeki gazeteyle gösteriş yapıyordu. Ben de abartma duyusu galiba ilk defa burada gelişti. Sonra anladım ki insanlar okudukları gazete ile sınıflandırılıyormuş. O kağıt oynarken ben de cebindeki gazeteyi isteyip incelerdim. İşte o gazetede gördüğüm karikatürler birden dikkatimi çekti. “Gayet rahat çizilmiş birkaç çizgi ama her gün gazetenin birinci sayfasında. Bir karikatürün köşe yazılarından daha önemli olduğunu o sıralar anladım.” Fe” imzası vardı karikatürlerde. Resim çizmeyi seviyordum zaten. Birden karar verdim “ Ben de karikatürist olacağım” dedim. Bunu okul müdürüme aktardım, çok sevindi, bir yıl hep çalıştım. Müdürüm bana “ Sen bir gün karikatürist olup İstanbul’a gideceksin, ben de, “ Şu gazetede bir arkadaşım çalışıyor” deyip buralardan ziyaretine geleceğim dedi. Ki yıllar sonra bütün bunlar oldu. İstanbul’daki bütün usta karikatürcülere şablon mektup yazıp yolladım. Hocam Semih Balcıoğlu beni İstanbul’a davet etti. Pardon Mizah dergisinde iş buldum. Daha sonra Dünya gazetesine müracaat ettim ve Bedii Faik bey beni beğendi ve “Çık yukarıda ressam masası var orada çalışmaya başla.” Dedi. Çıktım, çok heyecanlıydım, boş masamı temizlemeye başladım, elime bir şey takıldı, orada unutulmuş bir basın kartı, baktım Ferruh Doğan yazıyor. Benden önce o masada oturan Ferruh Doğan hocammış, çok duygulandım ve ağladım. O okul müdürümün cebindeki gazetedeki karikatüristin masasındaydım. O müdürüm iki yıl sonra evime misafir geldi. Ben 20yıl o masada çalışıp emekli oldum. Daha sonra Ferruh ağabeyimle hem derneğimizde, hem karikatür müzemizde çok birlikte olduk ama ben o kahve köşesinde ona duyduğum saygıyı hep duydum, mesafemi, haddimi hep ona göre ayarladım. O kişiliğiyle, duruşuyla zaten buna layık biriydi.
Daha sonra Hürriyet gazetesinde 5 yıl çalıştım, teknolojiye ayak uyduramadığımız için bütün servis olarak kovulduk. İşsiz kalmıştım, Rahmetli komşum Altan Aşar beni BRT televizyonuna haber aralarına karikatür çizersin diye aldı. Ben de aldığım parayı hak edeyim, arkadaşıma mahcup olmayayım diye muhabirlik dahil her şeyi yapıyordum. Bir gün” “Çizgilerle İstanbul “ diye bir program önerdim. Eski İstanbul karikatürlerini gösterip, alt yazılarını da spikerlerle canlandırıp sonra ünlü bir çizer davet edip konuyla ilgili sohbet edeceğiz. “ dedim. “ Raşit, biliyorsun bize danışman olarak Fransa’dan iletişim uzmanı Hıfzı Topuz bey geldi, kendisi çok değerli biri, hemen odasına inelim, hem hoş geldiniz de ve de ona iletelim bu konuyu “ dedi. Öyle yaptık. Sayın Hıfzı Topuz beyefendi konuyu beğendi ve bana kendiside Fransa’ da yayınlanan bir programın formatında yeni bir program daha önerdi. “ ÇİZGİYE ÇİZGİ”. Hemen başla ve de ilk konuk olarak benim çok beğendiğim usta Ferruh Doğan ile başla” dedi. Öyle yaptık. Ferruh hocam benim bu konudaki acemiliğimi bildiği halde kabul etti. 15 dakikalık programın son bölümünde “Abi, benim buraya nasıl geldiğimi yakından biliyorsunuz, hatta bir gün dernek sergisi hazırlarken “ yahu Raşit, her taşın altından sen çıkıyorsun” demiştiniz, Yurdumuzun çeşitli yerlerinde benim gibi duygular içinde olan gençlere ne önerirsiniz?” dediğimde bana “Çok çalışıp, çok okuyup çok izlesinler ve istesinler.” Nur içinde yatsın.