13 Haziran 2010 Pazar

UZUN SOLUKLU OLMAK...

Önceki akşam Kızılburun tepesinde yaptığım yürüyüşten dönerken telefonum çaldı. Arayan Emre yılmaz idi."Raşit hocam merhaba ben Emre Yılmaz, rahatsız etmiyorum değil mi hocam?. Dün akşam çok güzel bir sergi etkinliği gerçekleştirdik, arkadaşlarla seni andık. Akdağ abiden Bodrum'da olduğunu öğrendim. O güzel anı seninle paylaşmak istedim." dedi. " Ah Emre'ciğim çok mutlu oldum, telefonum uzun zamandır çalmıyordu, ne iyi ettin aradın. Ben de sana uzun zamandır birşeyler söylemek istiyordum, şimdi zamanı geldi. " " Buyur hocam." Estağfurullah, Bir gün rahmetli Semih Balcıoğlu hocamın evinde sohbet ediyorduk. Biri hocama büyük bir gazetede işe başlayan bir arkadaşımız için,onu nasıl bulduğunu sormuş, hocam da bana verdiği cevabı aktarıyordu. " BEN BİR İNSAN İÇİN HEMEN KARAR VERMEM, ONA BİR AY SÜRE VERİRİM, O BİR AYDA SANATÇI BİRİKİMLERİNİ ÇİZER, ASIL ONDAN SONRASI BENİM İÇİN ÖNEMLİ. DUR BAKALIM DEVAMINI GETİREBİLECEK Mİ?, KARAR VERMEM İÇİN HENÜZ ERKEN." Ben de seni böyle çalışırken, bir sürü güzel işe imza attığını gördükçe, " Gelip geçici bir heves mi acaba?" demiştim ama şimdi itiraf ediyorum. "Sen o süreyi çoktan aştın. Senin daha büyük başarılara imza atacağına inanıyorum."Nazım Hikmet Portreleri" sergini açtığında serginden beraber döndüğümüz Güngör Kabakçıoğlu abi, bana vapurda nasıl karşılaştığınızı anlatırken " Bu çocuk, pırlanta, bir üniversite talebesi,onu iyi izle, böyle gençlerle gurur duyuyorum". demişti " Raşit abi, artık İstanbul'a dönmeyi düşünüyorum ama Ağustos'ta askere gideceğim. " "Hayırlısı olsun, bizler seni bekleriz. Sen orada da boş duramazsın, sen iş "OBUR"sun. Şimdiden hayırlı teskereler canım kardeşim."

Raşit Yakalı abin .

Hiç yorum yok: