Zaman zaman bu deneyimlerimi sizlerle paylaştım. Bu yıl yine paylaşmak istiyorum. Belki bir başkalarına da faydalı olurum, diye düşünüyorum.
Okul Genel Müdürü Sayın Orhan Yorgancı bey son yıllarda özellikle ana okuluyla çalışmamı istedi hep. Bu bir okul yönetimi işi. Dört, beş, altı yaş çoçukları.. İçlerinde kalem tutmayı bile bilmeyenler olabilyor. Zaman zaman çok terledim, yoruldum, hatta çok zorlandım. Miniklerin dikkatleri çok çabuk dağılıyor...
İlk dersimde fartk ettim ki artık ben biraz ustalaşmışım. Bir tane bile kopma olmadan ilk dersimi tamamadım. Neler yapıyorum neler. Yerlerde bile yuvarlanıyorum. Bir perende atmadığım kalıyor, onu da beceremediğim için...
Bu arada sınıf öğretmenleri bana çok yardımcı oluyorlar, onlardan çocuk psikolojisini öğreniyorum. Kolay sanmayın onların işi çok zor ve çok bilgililer. Her çocuk ayrı bir dünya...
Bazen öyle kendimizi dağıtıyoruz ki " Bu gürültü ne? "diye ilköğretim müdürümüz Ersin bey kapıyı açıp giriyor. Sonra oturup bizi seyredip gülüp gidiyor.. eee bizim dersimizin temeli hoşgörü.
" Niçin güleriz" i anlatıyorum, bu da taklitsiz olacak iş değil, bütün sinıf gülüyor, gürültüde bundan oluyor tabi. Akadaki kolumun yüzünü gizlediği tombik minik " ...Öğretmenim ben en çok babama gülüyorum."" Eveeet harika, anlat bakalım neden babana en çok gülüyorsun? "ÇÜNKÜ ÇOK TOMBİİİİK.."
Yorulduk, biraz havayı değiştirelim. Devamlı sponsorum Eşim Emriye' nin sürprizi şekerleri paylaşalım. "Hocanııııım, sizde buyrun.."
" Derse devam edelim. Nerede kalmıştık arkadaşlar? " " Şekerdeeeee, birer tane daha yiyelim mi öğretmeniiiim?"
Ders bitti . Şimdi hep beraber el sallayalım.. "...Hoşça kalın çocuklaaaar. Ders bitti ama işler nerede. İşlerimizden hepimiz birer örnek gösterelim. Bu ilk ders.. Bir de ders yılı sonunda birer işimizi görün. Bakalım karikatürün dersi olur mu, olmaz mı, hangi alt yaş sınırına kadar olur?.. Bunu zaman zaman bu köşede birlikte bir yıl daha izleyelim... Haaa az daha unutuyordum bu miniklerden bazıları gıdıklanınca gülerlermiş. Haberiniz oldun da..
Şimdi anlattıklarımdan kim ne algıladıysa onu çizdi. Konumuz: Vücudumuzu tanıyalım..
İnsan vücudu üç bölümde incelenir...Baş, gövde, kollar ve bacaklar./ Hani kollar omuzdan çıkacaktı?..
Yorumsuz izleyelim.
Birisi biraz süslemek istedi işini .. Hava yağmurluydu. Hemen yağmur yağdırmaya başladı.. Onu gören diğerleride yağmur yağdırmaya başladı. Bütün sınıf yağmur yağdırmaya başladı. tık,tık tıııık,tıkk.
" Eyvah bu ne gürültü?.. Yine müdürümüz Ersin bey koşacak odamıza, yandııık. "Çocuklar hepiniz yağmur yağdırmayın.. Bazılarınız günşeş açtırın.." Neden öğretmenim?" dedi birisi.." "Yoksa siz yağmur yağmasını istemiyor musunuz? bu yağmurlara çok ihtiyacımız var.."
İşte bu, karikatür de bu, karikatür dersi de bu. "Siz ne dersiniz?."
Yorumları siz yapın artık.
Bu sayfadan velilerimizde çocuklarını takip edecekler, bu bir yarışma değil, bir eğlence, mutluluk ve ifade sayfası...
Şu şirinliğe bakın, bıyıkları bile görmüş... Organlar yerli yerinde..
Kolu karnından çıkarmış ama, beni dinleyip güneşli bir hava hayal etmiş.
Eveet, gördüğünüz gibi her yiğidin bir yoğurt yiyiş tarzı, kendini ifade tarzı var... Benim de var tabi. Ben olayları en basite indirip anlatmayı seviyorum. BU dersime de .."Sabahleyin kahvaltı yaparken, mutfakta patates soğanlar gördüm. Onlar bana bakıyordu, ben de onlara..."
" Onlar bana güldü, ben onlara ve sonuçta onlarla arkadaş olduk ve sizlerle tanıştırmak istedim. Bakın bakın bu patates neye benziyor.." "Patates kızartması sever misiniz?" "Eveeeet yiyelim onuuuu" "Yiyelim ama, öğle yemeğinde yiyelim. şimdi ders yapalım biraz...
"Sizce bu ders oldu mu?" Sizi bilmem ama bence mis gibi oldu. "
Saygılarımla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder