10 Şubat 2009 Salı

İki günlüğüne İzmir' deydim

Yaşlı ve hasta olan anneciğimi görmek için iki günlüğüne İzmir'e gitmiştim.

İbrahim Duman isimli bir arkadaşım beni bir ara Buca' daki Mevlana tepesine çıkardı. Galiba İzmir'de nefes alınacak tek yer bu tepe kalmış.
İzmir büyük göç almış, herkes "Gel, ne olursan ol, yine de gel." çağrısına uymuş.
Yağmurlu ve puslu bir havada bile burası çok güzeldi. İnşallah Kadifekale de yakında böyle olur. Hemen aklıma İzmir Karikatürcüler Derneği temsilcimiz Cem Koç geldi, telefona sarılıp "Cem, ben Raşit abin. Şu an İzmir'de ve Mevlana tepesinde çay içiyorum." dedim. O da bana Vaaaay bu ne tesadüf, biz de şu an Mevlevi tekkesinden çıktık, Eray Özbek abi de yanımda, selamı var. " dedi. Biliyorsunuz Cem ve büyük Manisa jürisi yoğun bir mesai içindeydiler o an. Beni bir ara Yurdagün abimiz aradı, geçmiş olsun dedi, moral verdi. o da çok duygusal bir karikatürist abimiz.
Dönüşte kaptan pilot."....Hanım efendiler, beyefendiler ve de sevgili çocuklar...." diye başlayan bir anons yaptı. Çocuklar demesi beni çok mutlu etti. İlk defa böyle bir anons duymuştum. İnerken pilota "Anonsunuzda çocuklara da yer vermeniz beni çok mutlu etti, bir dede olarak teşekkür ediyorum size." dedim. Gülerek " Sağolun efendim, ben de babayım."dedi. Sonra saat 23.00 te ben Taksim Havaş otobüsüne bindim, MP3 ümü açtım fasıl dinlerken, başımı cama yaslayıp, anneciğimi düşünüyordum, ondan bu şekilde ayrılmak zoruma gitmişti. birden o pilot gözüme takıldı. Bavulunu sürükleyerek hızla otobüsün önünden geçti. çocuğuna kavuşmak için. Hayat renkli şekilde sürüyor.

Hiç yorum yok: