15 Kasım 2009 Pazar

BURHAN SOLUKÇU SERGİSİ VE KİTABI

Burhan Solukçu abimizin adına düzenlenen sergi önceki akşam Zonguldak Maden Mühendisleri odası sergi salonunda açıldı. Karikatürcüler derneğince hazırlanan Burhan Solukçu hocamızın kitabının da tanıtıldığı sergiye büyük bir katılım oldu. Bizlerde kalabalık bir grupla İstanbul'dan hareket ettik. Akşam saatlerinde şehre varabildik. Yağmur çisil çisil yağıyordu.
Meşhur Zonguldak deresi kenarında ki kebep kestaneci bizleri merakla izledi.
Hemen sergi salonuna gittik. Her şey çok güzel hazırlanmış. Bizde açılışa ucu ucuna yetişebilmiştik. Burhan Solukçu Zonguldak Maden Ocaklarında yıllarca elektrikçi olarak çalışmış ve hastalanmıştı. Daha sonra tedavi olmak amacıyla İstanbul'a gelip ünlü karikatürist olmuştu.
Sergi açılşından önce bir grup resmi. / Nuray çiftçi, Raşit Yakalı, Köksal Çiftçi, Fahri Eyican, Ümit Müfit Dinçay, Buse Eyican/
Fahri Eyican arkadaşımız br süre önce İstanbul'dan memleketine kesin dönüş yapmıştı . Bizleri kızı Buse ile büyük bir coşku ile karşıladılar. /Yanlarında yakın dostları Ümit Müfit Dinçay ile/
Gecenin organizatörü Zonguldak'li çizer arkadaşımız Kürşat Coşkun, Burhan Solukçu abimizin oğlu Turhan Solukçu, kızı Seyhan Solukçu ve eşleri ile.
Gecenin açılış konuşmalarını Kürşat Coşkun ve Başkanımız Metin Peker yaptılar, Daha sonra albüm tanıtımı yapıldı. Genel Sekreterimiz Aziz Yavuzdağan arkada.
Ben Zonguldak'lı çizerleri tek tek buldum ve onlarla hasret giderip Zonguldak'taki karikatür faaliyetleri hakkında bilgi aldım.
Burhan Solukçu ailesiyle sohbet edip 40 yıl öncesini andık. Ben 1968-69-70 yıllarına Burhan Solukçu hocamla Pardon Mizah Dergisinde aynı masada üç yıl çalışmıştım. O sık sık hastalanır, üşütür gelemezdi, karikatürlerini Ümraniye'deki evlerinden kızları bize getirirdi.
İşte İstanbul'dan, Ankara'dan gelen çizerler Zonguldak'lı çizerler ve Solukçu ailesiyle. İşte 40 yılda bir yaşanacak bir tablo ve karikatürün gücü. Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler.
...Ve gecenin sonunda birlikte yenilen dostluk yemeği. Cihan Demirci arkadaşımızın yüreği yanmış.
Dün sabah kavaltı sonrası otelimizden ayrıldık. Meşhur bir şairimizin dediği gibi "Kömür gibi koyu akıyordu Zonguldak deresinin suyu."
" İlla bir hatıra kara elmas olacağım "diye uğraşan, hatta bu uğurda çeketi tellere takılan İlker Ekici öğretmenimle onu dikkatle izleyen ve " Aman yapma hocam" diyen Kemal Özyurt öğretmeni ben yakaladım. İlker öğretmen "Ben bu kara elması günün hatırası olarak yıllarca saklarım." derken çok mutluydu..
İşte yıkılırlarken son anda korumaya alınabilen sadece üçü kurtulan maden ocakları havalandırma bacaları.
Dönüş yolculuğunda otobüse binmeden önce otogarda. 5-6 arkadaşımız 10 otobüsüyle dönmeyip 17.00 otobüsüne kaldılar. Yolda telefondan öğrendik, onlar harika bir mangal partisi yapmışlar. Metin, Murat,Seçkin, Canol, Vahit.....ve Zonguldak'lı arkadaşlar... yolda kokusu bize düştü.
Raşit Yakalı

Hiç yorum yok: