SORUMLULUK DUYGUSU.
1.Uluslararası Manisa” felaketten Önce son çıkış “ konulu karikatür Yarışması jüri toplantısı için 08 Şubat Cuma günü 09 uçağı ile İzmir’e uçtum. “ Bunda ne var, diyeceksiniz ama anlatacaklarımın bundan sonrası çok önemli. Beni iç hatlar çıkışında Eray Özbek hocamla Cem Koç kardeşim karşıladılar. Doğrudan Manisa’ ya geçtik ve bir ön jüri toplantısı yaparak asıl jürinin işini kolaylaştırmak istedik. Bu çalışma iki gün sürdü. Şartnameye uymayan karikatürler ayıklandı. Öyle yoğun bir çalışma yapıldı ki Bodrum dönüşü Manisa kebabı yemeye davet etiğim oğlumla arkadaşına bir çay zor ikram edebildim. Onlar kendileri yalnız kebaplarını yiyip İstanbul’ a yollarına devam ettiler.
Pazar günü diğer yabancı misafirleri karşılamak için yine birlikte Adnan Menderes Hava alanındaydık. İtalyan misafir son anda ailevi bir mazeretle “ Gelemiyorum” demiş. Biz 17.30 da Arjantin asıllı Alman karikatürist Marlene Pohle yi İstanbul aktarmalı iç hatlarla geleceği için İç hatlarda bekledik. Bütün yolcular çıktı,, Marnene yok. Eyvah… Ne olacak şimdi? .Kime sorsak? Ya dışhatlara indiyse. Rezil oluruz, koşalım. Bir baktım, Eray bey fırlamış koşuyor. Hepimiz bir tarafa, ben Eray beyi izledim. Nereye koşsa önüne tel örgüler çıkıyor, o başka tarafa yöneliyor. Köprünü üzerinde güç bela yetişiyorum. Rengi bembeyaz olmuş kriz geçirecek sandım. Ben de bitmiştim, / o kadar da koşu ve yürüyüş yapıyorum. Köprüden bir taksi geçiyor, Eray bey kendini taksinin önüne atıyor. Biniyoruz taksiye. Sanki biz acemi turistiz taksi şoförü bizi dolaştırıp duruyor. Diş hatlara girdiğimizde Cem Koç içerideydi.
Gayet sakin bir halde yürüyerek bizden önce gelmişti. Eray bey Bir saat sonra gelen Kazanevski’yi de karşılarken de, organizasyonun takibinde de, onları uğurlarken de aynı hassasiyeti hep sürdürdü. Son gece Kazanevski’nin uçağı sabah 05 te idi hiç uyumadı ve bir aksilik çıkmasın, misafirimiz zorlanmasın diye o gece onu bizzat hava alanına götürüp uğurladı .Madam Pohleyi de İstanbul a kadar eşlik etmemi, onu bizzat İstanbul’da İzel Rozental e teslim etmemi sıkı sıkı tembihledi.”Uluslar arası bir iş yapıyorsak hakkını vermeliyiz” dedi.Ben de öyle yaptım eşimden rica ettim , o bizi arabayla karşıladı ve Cağaloğlu’nda oteline ve İzel kardeşime teslim ettim.. Pohle nin “TANGO” sergisi de muhteşem oldu. Telaşlı gibi görünen ama yerinde kararlar alan Eray bey ile, çok sakin gibi görünüp işleri tıkır tıkır yönlendiren Cem koç muhteşem bir ikili oluşturmuşlar İzmir ve Manisa da. Madam Marlene de Kazanevski de çok iyi insanlar. Dört kişi restorana çıktıktan sonra üç defa asansörle geri gelerek yalnız kaldım diye bana eşlik etmesini hiç unutamayacağım. Ben ilk defa internet ile yapılan bir uluslar arası jüride görev aldım. Çok adil bir seçim olduğuna inandım. Önce onar tane karikatür seçtik. Sona dörder tane seçtik, sonrada yirmi karikatürü puanlayarak seçtik.Karikatürler çok güzeldi.
Genç arkadaşlardan bir ricam olacak; Ben kazanamadım diye üzülmeyin ve lütfen İngilizce nizi ilerletin. Başka çıkış yolu yok. Benim gibi, “ I am from İstanbul, j’ mapelle Raşit Yakali”
Şerefe, Nazdrave ,Salu, Nema problema,vs, demekle olmuyor uluslar arası ilişkiler.
Saygılarımla.
1.Uluslararası Manisa” felaketten Önce son çıkış “ konulu karikatür Yarışması jüri toplantısı için 08 Şubat Cuma günü 09 uçağı ile İzmir’e uçtum. “ Bunda ne var, diyeceksiniz ama anlatacaklarımın bundan sonrası çok önemli. Beni iç hatlar çıkışında Eray Özbek hocamla Cem Koç kardeşim karşıladılar. Doğrudan Manisa’ ya geçtik ve bir ön jüri toplantısı yaparak asıl jürinin işini kolaylaştırmak istedik. Bu çalışma iki gün sürdü. Şartnameye uymayan karikatürler ayıklandı. Öyle yoğun bir çalışma yapıldı ki Bodrum dönüşü Manisa kebabı yemeye davet etiğim oğlumla arkadaşına bir çay zor ikram edebildim. Onlar kendileri yalnız kebaplarını yiyip İstanbul’ a yollarına devam ettiler.
Pazar günü diğer yabancı misafirleri karşılamak için yine birlikte Adnan Menderes Hava alanındaydık. İtalyan misafir son anda ailevi bir mazeretle “ Gelemiyorum” demiş. Biz 17.30 da Arjantin asıllı Alman karikatürist Marlene Pohle yi İstanbul aktarmalı iç hatlarla geleceği için İç hatlarda bekledik. Bütün yolcular çıktı,, Marnene yok. Eyvah… Ne olacak şimdi? .Kime sorsak? Ya dışhatlara indiyse. Rezil oluruz, koşalım. Bir baktım, Eray bey fırlamış koşuyor. Hepimiz bir tarafa, ben Eray beyi izledim. Nereye koşsa önüne tel örgüler çıkıyor, o başka tarafa yöneliyor. Köprünü üzerinde güç bela yetişiyorum. Rengi bembeyaz olmuş kriz geçirecek sandım. Ben de bitmiştim, / o kadar da koşu ve yürüyüş yapıyorum. Köprüden bir taksi geçiyor, Eray bey kendini taksinin önüne atıyor. Biniyoruz taksiye. Sanki biz acemi turistiz taksi şoförü bizi dolaştırıp duruyor. Diş hatlara girdiğimizde Cem Koç içerideydi.
Gayet sakin bir halde yürüyerek bizden önce gelmişti. Eray bey Bir saat sonra gelen Kazanevski’yi de karşılarken de, organizasyonun takibinde de, onları uğurlarken de aynı hassasiyeti hep sürdürdü. Son gece Kazanevski’nin uçağı sabah 05 te idi hiç uyumadı ve bir aksilik çıkmasın, misafirimiz zorlanmasın diye o gece onu bizzat hava alanına götürüp uğurladı .Madam Pohleyi de İstanbul a kadar eşlik etmemi, onu bizzat İstanbul’da İzel Rozental e teslim etmemi sıkı sıkı tembihledi.”Uluslar arası bir iş yapıyorsak hakkını vermeliyiz” dedi.Ben de öyle yaptım eşimden rica ettim , o bizi arabayla karşıladı ve Cağaloğlu’nda oteline ve İzel kardeşime teslim ettim.. Pohle nin “TANGO” sergisi de muhteşem oldu. Telaşlı gibi görünen ama yerinde kararlar alan Eray bey ile, çok sakin gibi görünüp işleri tıkır tıkır yönlendiren Cem koç muhteşem bir ikili oluşturmuşlar İzmir ve Manisa da. Madam Marlene de Kazanevski de çok iyi insanlar. Dört kişi restorana çıktıktan sonra üç defa asansörle geri gelerek yalnız kaldım diye bana eşlik etmesini hiç unutamayacağım. Ben ilk defa internet ile yapılan bir uluslar arası jüride görev aldım. Çok adil bir seçim olduğuna inandım. Önce onar tane karikatür seçtik. Sona dörder tane seçtik, sonrada yirmi karikatürü puanlayarak seçtik.Karikatürler çok güzeldi.
Genç arkadaşlardan bir ricam olacak; Ben kazanamadım diye üzülmeyin ve lütfen İngilizce nizi ilerletin. Başka çıkış yolu yok. Benim gibi, “ I am from İstanbul, j’ mapelle Raşit Yakali”
Şerefe, Nazdrave ,Salu, Nema problema,vs, demekle olmuyor uluslar arası ilişkiler.
Saygılarımla.
Raşit Yakalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder